• Piazza AVM No:69/C Kapı No: 222 Maltepe / İstanbul

Şirketler Hukuku

Şirketler hukukuna ilişkin temel yasal düzenlemeler 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda yer alır. Şirketler hukuku, şirketlerin kuruluşu, yönetimi ve feshiyle ilgili hukuki konuları ele alan bir alandır.

Bu alanda, şirketlerin ticari faaliyetleri ve hukuki durumlarına yönelik düzenlemeler yer alır. Şirketlerin kuruluş aşamasında doğru seçimler yapılması, şirket yönetiminin sorunsuz bir şekilde yürütülmesi ve şirketin feshi, sermaye artırımı ve azaltılması gibi durumlarda doğru kararlar verilmesi, hukuki danışmanlık hizmetleriyle mümkündür. Şirket avukatları, bir şirketin yasal sorumlulukları ve ihtiyaçları konusunda uzmanlaşmış avukatlardır. Şirket avukatları, şirketlerin ticari işlemleri, şirket sözleşmeleri, şirketlerin fikri mülkiyet hakları ve şirket anlaşmaları konusunda danışmanlık hizmetleri sunarlar. Ayrıca şirketlerin vergi, maliyet, personel ve diğer yasal konuları hakkında bilgi sahibidirler ve şirketlerin bu konularda uygun adımlar atmasına yardımcı olurlar. Siz de şirketler hukuku alanında hukuki danışmanlık almak istiyorsanız bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Şirketler Hukuku Nedir?

Şirketler hukuku, şirketlerin hukuki statülerini, şirketlerin faaliyet alanlarını, yönetimlerini, yönetim kurullarının yapısını ve görevlerini, genel kurul toplantılarını, şirketlerin finansal yapısını ve raporlamalarını kapsar. Ayrıca bu kanun, şirketlerin iflası ve tasfiyesi, birleşme ve devralmaları gibi diğer önemli konuları da düzenleyen hukuki bir disiplindir. Türkiye'de şirketler hukukunun temelini Türk Ticaret Kanunu oluşturur. Şirketlerin kuruluşundan kapanışına kadar birçok aşamayı kapsayan bu hukuk dalı, işletmelerin düzenli ve yasal bir şekilde faaliyet göstermelerini sağlar. Şirketlerin kapanış sürecinde de borçların ödenmesi, varlıkların dağıtılması ve ticaret sicilinden silinme işlemleri şirket hukukunun konusudur.Türk hukukunda şirketler, hukuki statülerine göre çeşitlenir. En yaygın şirket türleri anonim şirket (A.Ş.), limited şirket (Ltd. Şti.) ve kolektif şirketlerdir. Her bir şirket türü, farklı sermaye yapısı, yönetim biçimi ve sorumluluk dereceleri ile tanımlanır.

Şirketler Hukukundaki Sorumluluklar

Türk Ticaret Hukuku'nda şirketlerin borç ve sorumlulukları, şirketin türüne ve hukuki yapısına bağlı olarak farklılık gösterir. Şirketler, iş faaliyetleri sırasında çeşitli borçlar üstlenebilir. Bu borçlar, ticari işlemler, sözleşmeler, kredi yükümlülükleri ve diğer finansal taahhütler şeklinde olabilir. Şirketler, bu borçlardan doğan yükümlülüklerini yerine getirmekle sorumludur. Türk hukuk sisteminde, şirketlerin borçlarından dolayı ortakların kişisel sorumluluğu genellikle sınırlıdır. Anonim şirketlerde (A.Ş.) ve limited şirketlerde (Ltd. Şti.), ortakların sorumluluğu yatırdıkları sermaye ile sınırlıdır. Bu, ortakların şirketin borçlarından ötürü kişisel mal varlıklarıyla sorumlu olmayacakları anlamına gelir. Ancak yönetim kurulu üyeleri ve şirket yöneticileri, şirketin yasal yükümlülüklerini yerine getirmemesi durumunda kişisel sorumluluk altına girebilir. Şirketler, vergi yükümlülüklerine dikkat göstermelidir. Türkiye'de şirketler, kazançları üzerinden gelir veya kurumlar vergisi ödemekle yükümlüdür. Ayrıca, şirketler çalışanları için Sosyal Güvenlik Kurumu'na (SGK) prim ödemeleri yapmalıdır. Bu yükümlülüklerin ihlali, ciddi mali cezalara ve hatta yöneticilerin hukuki sorumluluğuna yol açabilmektedir.

Şirket Ortaklarının Borçları ve Sorumlulukları

Türk hukuk sisteminde, şirket türleri ve bu türlerin borçlarından kaynaklanan sorumlulukları farklılık göstermektedir. Şirket türleri genel olarak anonim şirket (A.Ş.), limited şirket (Ltd. Şti.), kolektif şirket ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket olarak sınıflandırılabilir. Her bir şirket türünün borçlarından sorumluluğu kanunda ayrıca düzenlenmiştir. Anonim şirketlerin borçlarından dolayı ortaklar kişisel olarak sorumlu tutulmaz. Yani, şirketin borçları için sadece şirketin varlıkları risk altındadır. Ancak, yönetim kurulu üyeleri, şirket işlemlerini usulsüz yönetme durumunda kişisel sorumluluk taşıyabilir.Limited şirketlerde ortaklar, şirketin borçlarından şahsen sorumlu değildirler. Ancak, şirketin vergi ve diğer kamu borçlarına ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmemesi durumunda, şirket yöneticileri kişisel olarak sorumlu olabilir.Kolektif şirketlerde ortakların sorumluluğu, sınırsız ve müteselsildir. Bu, şirketin borçları için ortakların kendi kişisel mal varlıkları ile de sorumlu olacakları anlamına gelir. Şirketin borçlarından dolayı, alacaklılar doğrudan ortakların şahsi varlıklarına başvurabilir.Sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler sermayesi paylara bölünmüş ve komandite (sınırsız sorumlu) ve komanditer (sınırlı sorumlu) ortaklardan oluşur. Komandite ortaklar, şirketin borçlarından sınırsız sorumlu olup kişisel mal varlıkları ile borçları karşılamak zorunda kalabilir. Komanditer ortaklar ise yalnızca yatırdıkları sermaye miktarı kadar sorumludur.

Rekabet Hukuku Açısından Birleşme ve Devralma Değerlendirmesi

Şirket birleşme ve devralmaları, rekabet hukuku açısından değerlendirilir. Rekabet Kurumu, bu tür işlemleri rekabeti olumsuz etkileyebilecek durumlar için inceler ve gerekli onayları verir. Bu sayede, rekabetin korunması ve tüketicilerin zarar görmemesi sağlanır.Rekabet hukuku, piyasa dinamiklerinin sağlıklı işleyişini korumak ve adil ticaret ortamını teşvik etmek için kritik öneme sahiptir. Özellikle birleşme ve devralma işlemleri, rekabet hukuku açısından dikkatle değerlendirilmesi gereken önemli süreçlerdir.Birleşme, iki veya daha fazla bağımsız şirketin bir araya gelerek tek bir hukuki varlık oluşturması işlemidir. Devralma ise, bir şirketin başka bir şirketin kontrolünü veya önemli bir hissesini satın almasıdır. Bu tür işlemler, şirketlerin pazar payını artırma, maliyet avantajları elde etme ve iş alanlarını genişletme stratejilerinin bir parçası olarak görülür. Rekabet hukukunun temel amacı, piyasada adil rekabet koşullarının korunmasını sağlamaktır. Birleşme ve devralma işlemleri, büyük ölçüde piyasa yapısını ve rekabeti etkileyebileceği için, bu işlemler rekabet otoriteleri tarafından dikkatle incelenir.Rekabet Kurumu, birleşme ve devralma işlemlerini değerlendirirken bazı kriterleri göz önünde bulundurur: pazar payı, piyasa yapısı ve tüketiciye etkisi.İşlem sonrası oluşacak şirketin pazar payı, rekabet üzerindeki etkisini belirlemede önemli bir faktördür. İşlemin piyasa yapısını nasıl etkileyeceği, diğer rakiplerin durumu ve piyasaya yeni girişler değerlendirilir. Birleşme veya devralmanın tüketici seçenekleri, fiyatlar ve ürün kalitesi üzerindeki etkileri incelenir. Birleşme ve devralma işlemleri, belirli bir büyüklüğün üzerindeyse, Rekabet Kurumu’na bildirilmesi ve onay alınması gerekmektedir. Rekabet Kurumu, işlemin rekabeti önemli ölçüde azaltıp azaltmayacağını değerlendirir ve gerekirse bazı şartlar veya yükümlülükler koyabilir.

Şirketler Hukuku ve Uyuşmazlık Çözümü

Şirketler hukuku, şirketlerin kuruluşundan, işleyişine ve tasfiyesine kadar olan süreçleri düzenleyen hukuk dalıdır. Türkiye'de, bu alan Türk Ticaret Kanunu ve ilgili mevzuatlarla düzenlenir. Şirketler hukukunun en önemli yönlerinden biri de ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümüdür. Şirketler hukukunda uyuşmazlıklar genellikle ortaklar arası uyuşmazlıklar, şirket ile üçüncü kişiler arasındaki uyuşmazlıklar, şirket yönetimi ve denetimi ile ilgili uyuşmazlıklar başlıkları altında toplanabilir.Ortakların hakları, sorumlulukları ve şirketin yönetimi ile ilgili anlaşmazlıklar ortaklar arası uyuşmazlıklardandır.Ticari işlemler, sözleşmeler ve borç ilişkileri kaynaklı anlaşmazlıklar şirket ile üçüncü kişiler arasındaki uyuşmazlıklardandır. Yönetim kurulu kararları, denetçilerin raporları gibi konularda ortaya çıkan ihtilaflar şirket yönetimi ve denetimi ile ilgili uyuşmazlıklar kapsamındadır. Şirketler hukukundaki uyuşmazlıkların çözümü için arabuluculuk, uzlaştırma, tahkim ve Türk Ticaret Mahkemeleri'ne başvurulabilir.Tarafların bir uzman arabulucu eşliğinde karşılıklı görüş alışverişi yaparak sorunu çözmesi arabuluculuk yöntemidir. Arabuluculuk, daha az maliyetli ve hızlı bir çözüm sunması nedeniyle tercih edilebilir. Tahkim tarafların, uyuşmazlığı bağımsız bir tahkim paneline taşıyarak çözüme kavuşturduğu bir yöntemdir. Tahkim kararları genellikle nihai ve bağlayıcıdır ve mahkemelerdeki uzun süreçlerden kaçınmak isteyen şirketler için bu yöntem uygundur. Uyuşmazlıkların çözümünde geleneksel yol olan mahkeme süreci, daha karmaşık ve zaman alıcı olabilir. Özellikle yüksek miktardaki anlaşmazlıklar ve somut kanıtlar gerektiren durumlar için dava yolu uygun ve etkili bir yöntemdir.

Alternatif Uyuşmazlık Çözüm Yolları

Alternatif uyuşmazlık çözüm yolları, mahkeme dışı çözüm yöntemlerini ifade eder. Türk hukuk sistemi içerisinde, şirketler arası ya da şirket içi uyuşmazlıkların çözümü için geleneksel mahkeme süreçlerinin dışında arabuluculuk, tahkim, uzlaşma, uzman görüşü gibi alternatif uyuşmazlık çözüm yolları bulunmaktadır. Arabuluculuk, tarafların bir arabulucu eşliğinde karşılıklı anlaşmaya varmaya çalıştıkları gönüllü bir süreçtir. Türk hukukunda özellikle iş ve ticaret hukuku alanındaki uyuşmazlıklar için popüler bir yöntemdir. Hızlı ve uygun maliyetli etkin bir çözüm sunar. Tarafların ilişkilerini korumasına yardımcı olur ve gizlilik sağlar. Sözleşme uyuşmazlıkları, ortaklık anlaşmazlıkları ve ticari ilişkilerdeki sorunlarda arabuluculuğa başvurulabilir. Tahkim, tarafların bağımsız bir tahkimci veya tahkim paneli önünde anlaşmazlıklarını çözüme kavuşturduğu bir yöntemdir. Türk hukukunda tahkim, özellikle uluslararası ticari uyuşmazlıklarda tercih edilmektedir. Mahkeme süreçlerine göre daha hızlı ve gizlidir. Taraflar, tahkimcilerini kendileri seçebilir. Uluslararası ticaret uyuşmazlıkları, büyük miktardaki ticari anlaşmazlıklarda tahkime başvurulabilir. Uzlaşma, tarafların karşılıklı müzakere yoluyla bir çözüme varmaları sürecidir. Bu yöntemde genellikle bir üçüncü taraf (uzlaştırıcı) bulunmaz. Tarafların kontrolünde olan bir süreçtir. Esnek ve etkin bir çözüm sunar. Küçük ve orta ölçekli ticari anlaşmazlıklar, iş ilişkileri için uzlaşmaya başvurulabilir. Bazı durumlarda ise özellikle teknik veya çok spesifik konularda, bir uzmanın görüşü uyuşmazlık çözümünde etkili olabilir. Objektif ve teknik bir çözüm sunar. Karmaşık ve uzmanlık gerektiren mali konularda etkili olabilir.

Mahkeme Yoluyla Uyuşmazlık Çözümü

Şirketlerde uyuşmazlıkların çözümlenmesi için mahkemeye başvurmak etkili bir seçenektir. Şirketler hukuku uyuşmazlıkları, ticaret mahkemelerinde veya genel mahkemelerde çözülebilir. Mahkeme yoluyla çözüm süreci daha uzun sürebilir ve maliyetli olabilir, ancak bazı durumlarda da çözüme ulaşabilmek için gereklidir. Şirket uyuşmazlıklarında mahkeme süreci genellikle, taraflardan birinin dava açmasıyla başlar. Dava, ilgili ticaret mahkemesine veya uyuşmazlığın niteliğine bağlı olarak özel hukuk mahkemelerine sunulur. Dava açmak için ilk aşama dava dilekçesidir. Uyuşmazlığın mahiyetini, talepleri ve delilleri içeren bu dilekçe dava açmak için mahkemeye sunulur. Devamında karşı tarafın, dava dilekçesine cevap verme süresi başlar. Şirketlerde mahkeme yoluyla çözülebilecek uyuşmazlık türleri çeşitlilik gösterir. Sözleşme şartlarının ihlalleri ve ticari anlaşmazlıklar, tazminat talepleri ortaklar arası uyuşmazlıklar yönetim kararlarına itirazlar, ortaklık hakları ve yükümlülükler konusunda anlaşmazlıklar, şirket birleşme ve devralmaları bunlardan kaynaklanan hukuki ihtilaflar, marka, patent veya telif hakları ihlalleri bazı şirketler hukuku uyuşmazlıklarındandır. Mahkeme süreci ön inceleme, delil toplama ve delilleri inceleme, duruşmalar ve karar aşamalarından oluşur.

Şirketler Hukukunda Sıkça Sorulan Sorular

Şirketler hukukunda anonim şirket nedir?

Anonim şirket, sermayesi belli paylara bölünmüş olan ve pay sahiplerinin sorumluluğunun yalnızca sermaye paylarının tutarıyla sınırlı olduğu bir şirket türüdür. Türk Ticaret Kanunu’na göre, tek bir gerçek veya tüzel kişi tarafından kurulan anonim şirketler, pay sahipleri ile şirket arasında bir hukuki bağ oluşturur. Anonim şirketler, ticari faaliyetlerde bulunabilir, mülkiyet haklarına sahip olabilir ve kendi adına işlem yapabilir. Pay sahipleri, şirkete katılmak için sermaye paylarını öderler ve bu paylar oranında şirketin kârına ve zararına katılırlar. Anonim şirketlerin yönetimi genellikle genel kurul, yönetim kurulu ve denetçiler aracılığıyla gerçekleştirilir. Bu şekilde anonim şirketler, iş dünyasında yaygın olarak kullanılan ve şirketlerin büyüklüğüne ve yapısına uygun esneklik sağlayan bir şirket türüdür.

Hangi durumlarda bir şirketin sermayesi artırılabilir?

Bir şirketin sermayesi çeşitli durumlarda artırılabilir. İşte bazı durumlar:

Büyüme ve genişleme: Şirket, büyüme stratejisi gereği yeni projeler başlatmak veya mevcut faaliyetlerini genişletmek için sermaye artırımı yapabilir. Bu, şirketin daha fazla kaynak elde etmesini ve büyüme potansiyelini artırmasını sağlar.

Yatırımlar için: Şirket, yeni pazarlara girmek, yeni teknolojileri benimsemek veya rekabet avantajı elde etmek için yatırımlar yapmak isteyebilir. Bu tür yatırımlar için sermaye artırımı gerekebilir.

Borçların ödenmesi: Şirket, mevcut borçlarını ödemek veya finansal yükümlülüklerini yerine getirmek için sermaye artırımı yapabilir. Bu, şirketin mali yapısını güçlendirmesine ve finansal istikrarını sağlamasına yardımcı olur.

Ortaklık değişiklikleri: Şirketin ortaklık yapısında değişiklikler olduğunda, yeni ortakların katılması veya mevcut ortakların paylarını artırması için sermaye artırımı yapılabilir.

Hisse senedi değerlendirmesi: Şirketin hisse senedi değeri arttığında, mevcut hissedarların yatırımlarını değerlendirmek ve hisse senetlerinin değerinden yararlanmak için sermaye artırımı yapılabilir.

Bu durumlar şirketin ihtiyaçlarına ve stratejilerine bağlı olarak değişebilir. Sermaye artırımı, şirketin finansal yapısını güçlendirmek, büyümek ve yeni fırsatlardan yararlanmak için önemli bir araçtır.

Bir şirketin iflas etmesi durumunda ne olur?

Bir şirketin iflas etmesi durumunda, mali yükümlülüklerini yerine getiremediği ve borçlarını ödeyemediği anlamına gelir. Türk Ticaret Kanunu’na göre iflas, şirketin mali durumunun felaket boyutunda olduğunu ve borçlarını ödeyemeyeceğini ortaya koyan bir durumdur. İflas durumunda aşağıdaki adımlar gerçekleşir:

İflas Başvurusu: Şirket, iflasını ilan etmek için yetkili mahkemeye başvurur. Mahkeme, şirketin iflasına ilişkin kararı verir.

İflas Masası Oluşturulması: İflas kararı alındıktan sonra, mahkeme tarafından bir iflas masası oluşturulur. İflas masası, şirketin varlıklarını yönetmek ve alacaklıların haklarını korumakla görevlidir.

Varlıkların Tasfiyesi: İflas masası, şirketin varlıklarını satışa çıkarır ve elde edilen geliri alacaklılara dağıtır. Bu süreçte, alacaklılar öncelik sırasına göre ödeme alırlar.

Şirketin Kapanışı: Varlıkların tasfiyesi tamamlandıktan ve alacaklılara ödeme yapıldıktan sonra, iflas eden şirketin kapanışı gerçekleşir. Şirket artık faaliyet gösteremez ve hukuki varlığı sona erer.

İflas, bir şirket için olumsuz bir durumdur ve genellikle işletmenin finansal zorluklar yaşadığı ve faaliyetlerini sürdüremeyeceği anlamına gelir. İflasın sonuçları, şirketin borçlarını ödeyememesi ve işletmenin kapatılmasıyla ortaya çıkar. Bu süreçte alacaklıların hakları korunur ve şirketin varlıkları adil bir şekilde dağıtılır.

Şirketler hukukunda uyuşmazlık çözümü için hangi yöntemler kullanılabilir?

Şirketler hukukunda uyuşmazlıkların çözümü için çeşitli yöntemler kullanılabilir. İşte bazı yaygın uyuşmazlık çözüm yöntemleri:

  1. Arabuluculuk: Arabuluculuk, taraflar arasında anlaşmazlıkların giderilmesi için tarafsız bir üçüncü kişinin (arabulucunun) yardımını içeren bir yöntemdir. Arabulucu, taraflar arasında iletişimi sağlar, sorunları analiz eder ve tarafların anlaşmasına yardımcı olur. Arabuluculuk, mahkemeye gitmeden uyuşmazlıkların hızlı ve maliyet etkin bir şekilde çözülmesine yardımcı olabilir.

  2. Tahkim: Tahkim, taraflar arasındaki uyuşmazlıkların bir tahkim heyeti tarafından çözüldüğü bir yöntemdir. Taraflar, anlaşmazlık konusunda anlaşmış oldukları bir tahkim sözleşmesiyle tahkim sürecini kabul ederler. Tahkim kararları, mahkeme kararları gibi bağlayıcıdır. Tahkim, özellikle karmaşık ticari uyuşmazlıklarda kullanılan etkili bir yöntemdir.

  3. Uzlaşma: Uzlaşma, taraflar arasında karşılıklı rıza ve anlaşma temelinde gerçekleşen bir uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Taraflar, bir uzlaşmaya varmak için müzakereler yoluyla anlaşmaya çalışır. Uzlaşma süreci, tarafların ihtiyaçlarını ve çıkarlarını gözetir ve uzlaşma sağlandığında yazılı bir anlaşma yapılır.

  4. Adli Yargı: Uyuşmazlık çözümünde son çare olarak adli yargıya başvurulabilir. Taraflar, mahkemeye başvurarak uyuşmazlıklarını yargıç önünde çözmek isterler. Mahkeme kararları, uyuşmazlığa ilişkin hukuki bir çözüm sunar, ancak süreç daha uzun sürebilir ve maliyetli olabilir.

Bu yöntemler, şirketler hukukunda uyuşmazlıkların çözümü için kullanılan yaygın yöntemlerdir. Taraflar, uyuşmazlığın niteliğine ve tercihlerine bağlı olarak bu yöntemlerden birini veya birkaçını seçebilir. Önemli olan, uyuşmazlığın adil ve etkili bir şekilde çözülmesini sağlamaktır.

Şirket birleşme ve devralmalarında rekabet hukuku neden önemlidir?

Şirket birleşme ve devralmalarında rekabet hukuku, rekabetin korunması ve adil bir piyasa ortamının sağlanması açısından önemlidir. Türk Ticaret Kanunu’na göre, Rekabetin Korunması Hakkında Kanun ve diğer ilgili mevzuat, şirket birleşme ve devralmalarını düzenlemektedir. İşte rekabet hukukunun önemli olduğu bazı nedenler:

  1. Rekabetin Korunması: Rekabet hukuku, şirket birleşme ve devralmalarında rekabetin korunmasını hedefler. Birleşme veya devralma sonucunda pazarın rekabetçiliği azalırsa, bu durum tüketicilere zarar verebilir. Rekabet hukuku, rekabetin sürdürülmesini ve piyasa güçlerinin dengelenmesini sağlayarak tüketicilere çeşitli seçenekler sunar.

  2. Piyasa Hakimiyetinin Önlenmesi: Şirket birleşme ve devralmaları, piyasadaki şirketlerin gücünü artırabilir ve hakimiyet oluşturabilir. Rekabet hukuku, tekelleşmeyi önlemek amacıyla birleşmeleri ve devralmaları düzenler. Bu sayede, tek bir şirketin pazarda aşırı güç kazanmasının önüne geçilir ve rekabet ortamı korunur.

  3. Tüketici Haklarının Korunması: Rekabet hukuku, tüketicilerin çıkarlarını korumayı amaçlar. Birleşme veya devralmalar sonucunda, fiyatlar artabilir, kalite düşebilir veya tüketicilere sunulan seçenekler azalabilir. Rekabet hukuku, tüketicilerin rekabetçi bir piyasada adil koşullarda ürün ve hizmetlere erişimini sağlar.

  4. İnovasyon ve Ekonomik Gelişmeyi Teşvik: Rekabet hukuku, yenilikçilik ve ekonomik gelişmeyi teşvik eder. Rekabetin devam etmesi, şirketlerin inovasyon yapmasını, yeni ürünler ve teknolojiler geliştirmesini sağlar. Rekabetçi bir piyasa ortamında, şirketler arasındaki rekabet, daha verimli ve yenilikçi bir ekonomik büyüme sağlar.

Bu nedenlerle, şirket birleşme ve devralmalarında rekabet hukuku önemlidir. Rekabet hukuku, adil rekabetin korunmasını sağlayarak tüketicilerin çıkarlarını ve ekonomik gelişmeyi gözetir.

Size nasıl yardımcı olabiliriz?
Avukatınızla Görüşün